Aşağıda gelecek olan ziyaret yerleri hac ve umre ibadetinin bir gereği değildir. Şayet herhangi bir sebeple yapılamazsa, hac ve umre ibadetinde bir noksanlık olmaz. Eğer şartlar müsait olursa, bu ziyaret yerleri bazı hadiselere sahne olduğu için ibret almak, tefekkür etmek için, alimlerimiz ziyaret edilebilir demişler.
Kâbe'nin güneyinde, Safa tepesinin devamında Mekke'nin içindeki dağların en yükseğidir. İbrahim (Asm) bütün insanları bu tepeden dört yana dönerek hacca davet etmiştir. Bilâl-i Habeşi Mekke'de olduğu zamanlarda buradan ezan okuduğu ve evinin de burada olduğu rivayet edilir. Resul-ü Ekrem'in Ayı ikiye bölme mucizesi burada olmuştur. Bilâl-i Habeşi Mescid'i vardı, yakın zamana kadar ziyaret edilen bu mescid, Kraliyetin yaptığı sarayın bahçesinde kaldığı için, şimdi her zaman ziyaret edilemiyor. Kıraliyetin saray hudutları içinde koruma altında.
Cennet-ül Muallâ Mezarlığının yakınında bulunmaktadır. Resul-ü Ekrem'in Taif dönüşünde bir grup cinle burada görüştüğü ve Cin suresinin burada indiği rivayet olunur.
Merve kapısının çıkışındaki, Şami'ye tarafına giderken “Suk-u Selimiyye” denilen kapalı çarşıdan yürünürse çarşının bittiği yerden takriben ikiyüz metre ileride mezarlığa giriş kapıları görünür.
Buranın üst kısmında Hz Hatice validemiz ve pek çok sahabe yatmaktadır. Burada özel yaptırılmış mezarlara hala cenazeler defnedilmektedir. Biraz ileride Cenaze Defin Müdürlüğü nezaretinde, cenezeler yıkanır, kefenlenir, genelde namaz için Harem'e getirilir. Namazı kılındıktan sonra tekrar getirilip Cennet-ül Muallâ'ya defnedilir.
Resul-ü Ekrem (Asm) peygamber olmadan önce zaman zaman Mekke'den ayrılarak halktan uzak, yalnız kalmak için inzivaya çekildiği civarın en yüksek ve herkesin çıkamayacağı yalın kayalık olan bir dağdır.
Resul-ü Ekrem'e (Asm) Cebrail (Asm) bu mübarek dağın tepesindeki kayanın dibinde ilk ayetleri indirmiştir. Resul-ü Ekrem (Asm) da Cenab-ı Hak'tan gelen ilk ayetleri Cebrail (Asm) dan bu mübarek dağın tepesinde almıştır.
Burası birkaç kayanın yanyana gelmesiyle meydana gelen küçük bir mağaradır. Doğu ve batıdan güneşin görülebileceği bir yerdedir. Burada üç kişi yan yana namaz kılabilir. Kendine güvenenler, çıkıp ziyaret edebilirler.
Mekke'den Arafat'a giden yolun üstünde zehirli yılanlarıyla meşhur bir dağdır. Resul-ü Ekrem (Asm)'ın Mekke'den Medine'ye hicret ederken izini kaybetmek ve müşriklerin şerrinden kurtulmak için Ebu Bekir (Rd) ile beraber üç gün kadar gizlendikleri bir dağdır. Akılları durduran mucizelere sahne olmuştur. Çıkışı dik ve zordur. Arzu edenler ve kendine güvenenler gidip çıkabilirler. Tefekkür için ziyaret edilebilir.
Arafat vadisinin batı kısmındadır. Bir diğer adı da Mescid-i İbrahim'dir. Burada Arefe günü hacılar Arafat'ta iken “Hac Emiri” olan devlet temsilci si tarafından, hacla ilgili hutbe okunur.
Öğle vaktinde, öğle ve ikindi namazları cem edilerek ardı ardına cemaatle kılınır. -Çadırlarda cemâatle veye ferdi olarak cem-ü takdim yapılabilir. Nemire Mescidinin güney kısmı, vakfe hudutları dışında kalmaktadır. Vakfe'nin Cebel-i Rahme'nin yakınlarında yapılması daha efdaldir. Arafat sınırları içinde her yerde vakfe yapılabilir.
Arafat vadisinde en yüksek olan tepedir. Tarih kitaplarındaki rivayetlerde Cennet'ten, yer yüzüne inen Hz Adem ile Hz Havva, bazı rivayetlere göre üç yüz senelik ayrılıktan sonra bu tepede buluşmuşlar.
Kader-i ilâhi onları, tepenin üzerinde “Beyaz Sütunun” olduğu yerde karşılaştırıyor. Bu buluşma, arafe günü öğleden sonra vakfe vaktine raslamıştır.
Resul-ü Ekrem (Asm) vedâ hutbesini arafe günü, bu tepenin eteklerinde, devesinin üzerinde okumuştur.
Müzdelife'de bir Mescid'tir. Eğer şartlar müsait ise, hacıların bu mescid civarında Müzdelife vakfelerini yapmaları efdaldır. Kur'an-ı Kerim'de “Meş'aril Haram yanında Allahı zikrediniz.” buyrulmaktadır. Bakara S., .198
Mekke ile Müzdelife arasında, takriben Mekke'ye beş km. mesafede olup, Mina çıkışında iki dağın arasında uzunca bir vadidir. Mekke'ye ve büyük şeytana yakın bir yerdir.
Şeytan ilk defa birinci cemre yerinde, ikinci defa orta cemre yerinde, üçüncü defa büyük cemre yerinde Hz İbrahim'in karşısına çıkıp, yaptığı işin doğru olmadığını söyleyerek ikna etmeye çalışır. Her defasında da muvaffak olamaz, Hz İbrahim'in taşlarına hedef olur.
Mina; Müslümanın şeytanla yapılan mücadelesinde, şeytanın en çok perişan ve rezil olarak mağlup olduğu yerdir. Mina'da üç yerde hacıların Allah-u Teâlâ'ya sığınarak attıkları taşlarla mel'un şeytan kahrolur.
Birinci Cemrenin -küçük şeytanın- güneyinde bulunan bir mesciddir. Resul-ü Ekrem bu mescid'in bulunduğu yere hacca geldiğinde çadır kurup istirahat etmiştir. Rivayetlere göre Hz İbrahim'in oğlu İsmail'i kurban etmek için getirdiği yerler de buralardır.
Çemret-ül Akabe'den Mekke'ye doğru giderken sağ tarafta küçük bir dağın eteğinde gizlenmeye müsait bir boğazda üstü açık bir mesciddir. Hac ve umreye gelenler ziyaret ederler.
Medine'den panayır için gelen heyetle, Resul-ü Ekrem burada görüşmüştür. Bu anlaşmaya “Birinci Akabe Biatı” denir
İkinci sene Medine'den gelen hey'etle aynı yerde “İkinci Akabe Biatı” yapılmıştır.
İSTANBUL
Mimar Sinan Mah.
Selam-i Ali Caddesi 31-1
Üsküdar / İstanbul
0533 333 33 31 - 0216 466 66 66 - 0532 111 22 01
İSTANBUL
Atikali Mah.
Yavuz Selim Caddesi No: 3 Daire: 2
Fatih / İstanbul
ANKARA
Hacı Bayram, Soydaşlar Sk. Gürer iş merkezi 19/11 D:6. Kat: 6
06000 Altındağ/Ankara
0216 310 20 50- 0532 111 22 01